Cevşen Hakkında Bilgi Resul-i Ekrem’in (A.S.M.) ufak torunu Hz. Hüseyin’in (r.a.) oğlu, Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın (r.a.) torunu olan hayatını Rabbine hakkıyla kul olma esası üzere kurran, mukabil ümmet tarafından ‘es-Seccad,’ yani çok secde eden lakabıyla anılan, ‘abidlerin süsü’ imam Zeynelabidin’in rivayetine göre, Cevşenü’l-Kebir, Hz. Peygamber’e bir gazve esnasında Cebrail’in getirdiği kudsi bir münacattır.
Cebrail, Peygamber’e Cevşen’i sunduğunda, “Zırhı çıkar, bunu al” demiştir. Rabbimizin binbir ismiyle anıldığı bu kudsi münacat, ne yazık ki, Sünni-şii çekişmeleri yüzünden nerdeyse bin küsur sene, Sünni müslümanların uzağında kalmış durumdadır.
Asırlardır şia’nın imani taliminde önemli bir yer tutan bu nebevi hediye, bundan sonra, Said Nursi’nin kısır bir çekişmeyi aşan hikmetli ve engin vizyonuyla nihayet nüfuz ettiği Ehl-i Sünnet’i de kudsi manalarından istifadeye çağırmaktadır.
Lakin ne feci bir hal ki, asırlar boyu kaçırılmış bir fırsat, ucuz ve kolay tavırlarla, bir kez daha kaçıp gitme tehlikesiyle yüzyüze durmaktadır. Bu tehlikenin en kritik noktasını ise sanırım, “Zırhı menfaat” rivayeti oluşturmakta.
Bu sözden hareketle, bir esma-i hüsna manzumesi olan Cevşen, hesaplı bir sigorta malzemesine dönüştürülmektedir. Fazla kez bulunduğu benzeri, bir defa daha, kudsi bir hakikat, pratik akılların elinde çok ucuza satılarak heder ediliyor.
Cevşenü’l-Kebir
Cevşenü’l-Kebir bugün, Hafız ve Kerim olan bir Kadir-i Mutlak’ın hıfz ve himayesini unuturcasına adeta yangın, kaza ve diğer belaların sigortası kılınır. Söz konusu rivayetin çıkış noktası olarak gösterilirken, asıl muradını açığa çıkaracak en pratik sorular ve muhakemeler dahi esirgenmektedir.
Örneğin, Cevşenü’l-Kebir adı, baştan sonra binbir ismiyle Rabbimize niyaz edilen, eşsiz bir tefekkür ve tezekkür manzumesi olan kudsi münacata mazhar olduktan sonra, Resul-i Ekrem (a.s.m.) ne yapmıştır?
En başta, Cevşen, bir defa olsun açılıp okunmasını neredeyse imkansız kılan ten yada metal mahfazalar arasında mi ona gelmiştir, yoksa kalbe ilka edilen kudsi manalar olarak mı?
Resul-i Ekrem (a.s.m.) onu boynuna asarak mı yanında taşımıştır? Manalarını kalb ve dimağına yazarak mı?
Resul-i Ekrem (a.s.m.) kendisine Cibril (a.s.) vasıtası ile sunulmasından sonra, gazvelere çıkarken bundan sonra ne zırh, ne silah almayıp “Bu Cevşen bana kafi” mi demiştir?
Bu soruların cevabının ne olduğunu, siyer kitaplarından kolaylıkla öğreniyoruz. Önce, o ümmi Nebi’ye (a.s.m.) yazılı veya basılı bir kitap şekilde gelmemiştir.
Resul-i Ekrem de, bir kul olarak üstelik, her hareketi ‘en güzel örnek’ diye kaydedilip asırlar boyu izlenecek bir güzel kul olarak zırhı kuşanma gibi, bir kulun sebepler dairesinde ifa etmesi gereken vazifeleri ihmal etmemiştir.
O halde Cebrail’in “Zırhı menfaat, bunu al” sözündeki asıl murad nedir? Okurken, insan, bu muradın ipuçlarını, idrakinin elverdiği ölçüde kavramaya başlamaktadır.
Bu kudsi münacat, her noktadaki acz ve ihtiyacımız karşısında, sığınma ve müracaat adresi şeklinde, yalnızca Rabbü’l-alemin’i gösterir. Kendimizin yanısıra sair sebeplerin, yani tüm mahlukların acizlik ve zayıflığını gözler önüne sererek, bizi, başvurumuza cevap vermeye muktedir doğru adrese sevkeder.
Herşeyin O’nun kudret, ilim ve iradesiyle olduğunu; O dilemezse, tüm dünya lehimize gözükse dahi bunun bir işe yaramayacağını bildirir.
O kudsi münacatı okurken, hissediyoruz ki, biz kendiliğimizden burada değiliz. Tesadüfen de burada değiliz. Hayy-ı Kayyum, Faalün lima yürid, Cemil-i Zülcelal olan bir Zat-ı Ehad-ı Samed’in sanatıyız ve O’nun izin ve kudretiyle yaşıyoruz.
Bizi yaşatan, yediğimiz ekmek, içtiğimiz su değil. Keza, zırh giydiğimiz adına savaşta ölmekten kurtuluyor değiliz. Sebepler dairesinde dergah-ı ilahinin kapısını çalma anlamına gelen fiili dualarda bulunuruz, fakat sonucu, o sebepler perdesinin arkasında işgören Müsebbibü’l-Esbab verir. Hayatımızı devam ettiren de O’dur, midemizi doyuran da.
Kalbimize iman ve ubudiyet benzeri manevi gıdalar mümkün kılan de O’dur, düşmanlarımız ve musibetler karşısında bizi koruyan da… Kısacası, zırh giydiğimiz için ölmüyor değiliz. Zırhı giyerek yaptığımız duaya mukabil, Rabbimiz bizi muhafaza buyurduğu adına oklardan ve mızraklardan azadeyiz.
Cebrail aleyhisselam, Resul-i Ekrem’e (a.s.m.) Cevşen’in makamını, önemini ve muhtevasını belirten o sözü söylerken, aslında tüm ümmete bu mesajı iletmiştir.
Bu söz, Cevşen’i hakkıyla okuyun ve hadsiz tehlikeler, hastalıklar ve felaketler karşısında merciinizin yalnız ve yalnız Rabb-ı Rahim ve Kadir-i Hakim olduğunu anlayın, demektedir. Bu şekilde, sebepleri merci tanımaktan, merci bildiğiniz o sebeplerin acizliği ve yetersizliği karşısında aklen, kalben ve ruhen kahrolmaktan kurtulun, demektedir.
Cevşen Neyi Belirler?
İhtiyaçlarınıza karşı meded, düşmanlarımıza karşı dayanak noktası olarak O size kafi. Cevşen işte bunu belletir, mesajını vermektedir. Yoksa, hiç okunmadan, manaları hiç tefekkür ve tezekkür edilmeden saklanırsa, Rabbimiz bizi yine de korur her daim korumaktadır zaten.
Her saniye bir kanser hücresinin var bulunduğu bir bedene her dakika bir mikrobun içeri girdiği bir vücuda sahip olan bizleri, lenfosit, eritrosit, trombosit.. gibi miniminnacık maddeleri istihdam ederek koruya gelmiş, bu yaşa kadar yaşatmıştır mesela.
Fakat bize doğru adresi gösterip şirk ve esbab çukurlarından irak tutan eşsiz bir kudsi münacatın tanıttığı Rabb-ı Rahim’den değil, o münacatın kendi ‘nesne’sinden medet umuluyorsa, en başta Cevşen’in ders verdiği en birinci hakikat çiğnenmiş olabilmekte.
Baki bir hayatın önsözü olacak imani bir şuurun mübelliği olan o pırlanta, 3 günlük dünya ömrü için sarfedilip heba olunmaktadır. Oysa o ilahi hediye, Rabbimizi binbir ismiyle tanıyıp yalnız ve fakat O’na yönelerek şu dünya hayatını sonsuz bir cennetin giriş kapısı kılmayı öğretmektedir.
Cevşenin Yükselişi
Türkiye’de ilk olarak kısıtlı bir çevrenin başucu dua kitaplarından olan kutsal zırhın nasıl kısa zaman içinde toplumun derhal her kesiminden bireyin haberdar bulunduğu bir metin durumuna geldiğini, hatta yurt içinde ve dışında Hıristiyanlar’ın dikkatini çekmeye başladığını araştırırken, bir dostun nazik ziyaretini Cevşen hediye ederek hatıralarıma yerleştirmesi şaşırtıcı bir tevafuk oldu.
Yurdumuzda insanların artık daha sık okuduğu, boynuna taktığı, arabalarına, işyerlerine astığı bu zırh, Vatikan’da bir araştırmaya konu edilirken, Amerika’da bir rahibenin hazırladığı doktora çalışmasında da ele alınıyor.
Cevşen’in cazibesi araştırmalara konu olmakla kalmıyor, Vatikan’ın istanbul’daki temsilcisi Marovitch gibi Hıristiyan ruhaniler tarafından dua şeklinde okunuyor, üzerlerinde taşınıyor ve cemaatlerine tavsiye edilmekte.
Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi Hazretleri’nin çok sayıda zikir ve duayı derlediği “Mecmûatü’l-Ahzab” adlı eserinde naklettiği ve daha sonra Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerine okumalarını tavsiye etmesiyle Türkiye’de yaygınlaşan ve önceleri daha çok şiilerce isimlendirilen bir dualar bütünüydü.
Risale-i Nûr talebeleri nedeni ile müstakil şekilde oldukça çok defa basılan ve Türkçe’ye de tercümeleri yapılan Cevşen’in Musa el-Kazım, Ca’ışık es-Sadık, Muhammed el-Bakır, Zeynelabidin, Hz. Hüseyin ve Hz. Ali tarikıyle Hz. Peygamber’e isnad edildiği.
Ekseriyetle şia’nın sahip çıktığı şahsiyetler yoluyla intikali, Sünni dünyanın Cevşen’e sıhhati açısından ihtiyatlı yaklaşmasında etkili olmuş. Lakin hadis uzmanları bu konuda yaptıkları araştırmalarla Cevşen’in Kur’an’a karşıt olmadığı benzeri, Kur’an’dan bölümler ihtiva etmesi hasebiyle önemli bir dua olduğunu ortaya koydular.
Sakarya üniversitesi Tefsir Ana ilim alanında görevli Prof. Dr. Davut Aydüz’ün Cevşen üzerine yaptığı araştırma ve makaleleri bu kutsal zırh hakkında hakkındaki muhtelif görüşleri ve bunlara ait karşı cevapları içeriyor.
Batı Cevşeni Keşfetti
Ülkemizde insanların zincir yada iple boynuna taktığı, araçlarına ve, işyerlerine astığı Cevşen, Vatikan’da bir araştırmaya konu edilirken, Amerika’da bir rahibenin hazırladığı doktora çalışmasında da ele alınmıştır. Buda Batı Cevşeni Keşfetti şeklinde düşündürüyor.
Vatikan’ın istanbul’daki temsilcisi Marovitch, Cevşen’in daha çok kişiye ulaşabilmesi adına farklı dillere çeviri edilmesini de istiyor. Rahibe Dr. Lucinda Mosher, Cevşen`i büyüleyici bulduğunu ifade ediyor. Cevşen’in hiziplerden oluşan ahenkli ve şiirsel yapısı ile Esma-i Hüsna’nın nağmeli tekrarlanışı herkes gibi onu da cezbetmiş.
Hıristiyanlar da merak ediyor mu?
Cevşen’in memleketimiz dışında en popüler olduğu yurt İran lakin Müslümanların Cevşen’e verdiği önem Batılı din adamlarının da ilgisini çekmiş görünüyor.
Hartfort üniversitesinde “ibadetin özü ve Ahlaki Vizyonu” konulu doktora tezi dahilinde dua konusunu analiz eden Rahibe Dr. Lucinda Allen Mosher Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasındaki etik ve temel müşterek noktalar yoluyla diyalog konusunu araştırıyor.
Müslümanların duaları çerçevesinde karşısına çıkan Cevşen’i ayrıntılı bir biçimde inceliyor. Mosher’le yaptığımız görüşmede Cevşen’in bir Hıristiyan din adamı tarafından nasıl algılandığını anlamaya çalıştık.
Cevşen’i dua, namaz ve ayin dışında şahısların Allah ile buluştuğu doğaçlama yahut mühim ruhani liderlerin yaptığı benzeri belki bir kısmı mukaddes kitaplardan alınmış. Metinler şekilde değerlendiren Mosher, Cevşen’in Müslümanın hayatındaki yerini bu noktada tesbit ediyor.
Ona göre Müslüman terminolojisinde Cevşen dua, zikir veya hizip olarak geçer. Lakin nasıl adlandırılırsa adlandırılsın özgünlüğü konusu için ihtilaf yok. Şiirsel kıtalardan oluşan bir yapısı var. Titiz bir gruplandırma halinde olması şiirsellik ve birbirine benzer ara cümlelerin geçmesi de nakarat katıyor.
imam-ı Zeynel Abidin’e ait bazı dualar da bölümlerden elde edilmesi ve nakaratı olması yönüyle Cevşen’i andırıyor ama Cevşen düzenli uzunlukta ve şiirselliği olan bölümleriyle benzerlerinden ayrılıyor.
Boyna asılan türleri de popüler mi?
Bediüzzaman vesilesiyle Türkiye’deki Müslümanların dünyasına giren ve her ne kadar çoğunlukla onun adıyla anılsa da son zamanlarda gördüğü talep artık her kesimden kişinin talep alanına girdiğini gösteriyor.
Küçültülmüş ebatları deri kılıf, cam tüp ve gümüş arasında boyuna asılmak üzere hazırlanan Cevşen, daha evvela okunmak üzere ceplerde, çantalarda bulundurulan bir dua kitabıydı.
Yeni kullanım türü ise Arap harfleriyle okumayı bilmese de faziletlerinden yararlanmak isteyenlerin, içinde yazılı olanların hürmetine korunma isteğine hizmet ediyor.
Küçük büyük, genç yaşlı demeden toplumun her kesiminden birçok insanın, hatta birçok sanatçının boynunda görmeye başlar. Cevşen-i Kebir, derlenmiş kayda değer dualardan oluşuyor. Boyuna asılan şekli cami avluları ve kitap fuarlarında en çok satılan ürünlerin başındadır.
İsimlendirilen şekliyle; Asr-ı Saadet’te cereyan eden savaşların birinde (bir rivayette Uhud’da) muharebenin kızıştığı ve üzerindeki zırhın kendisini fazlasıyla sıktığı bir sırada Hz. Peygamber ellerini açarak Allah’a dua etmiş, bunun üzerine Cebrail gelmiş ve
“Ey Muhammed! Rabbin sana selam ediyor ve üzerindeki zırhı çıkarıp bu duayı okumanı istiyor. Bu dua hem sana hem de ümmetine zırhtan daha dayanıklı bir emniyet sağlayacak” demiş.
Olayla ilgili şii kaynakları, Cebrail’in Hz. Peygamber’e söz konusu duanın önemi ve faziletiyle ilgili geniş bilgi verdiğini de kaydeder.
Sık Sorulan Sorular
- Cevşen nedir?Cevşen, Türkçe'de "zırh" veya "göğüs zırhı" anlamına gelir. Aynı zamanda, İslam kültürlerinde popüler olan, içinde dua ve ayetler bulunan bir kitaptır.
- Cevşen'in içeriği nedir?Cevşen, genellikle Allah'a yönelik dualar, Kuran ayetleri ve peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) sözleri gibi içerikleri barındıran bir dua kitabıdır.
- Cevşen ne zaman ve nasıl okunur?Cevşen, özellikle İslam dünyasında çeşitli zamanlarda okunan bir dua kitabıdır. Regaib Kandili gibi özel günlerde veya kişisel niyet ve istekler için okunabilir. Genellikle bir müslüman, Cevşen'i dua niyetiyle okur
- Cevşen'in faydaları nelerdir?İslam inancına göre, Cevşen okumak, manevi bir güç ve koruma sağlayabilir. Kişinin Allah'a yönelik yakarışları, duaları ve niyetleriyle ilgili bir araç olarak kullanılır.
- Cevşen'in Türk kültüründeki yeri nedir?Türk kültüründe Cevşen, özellikle dini bayramlarda ve özel günlerde okunan, manevi bir değeri olan bir metindir. İslam inancını güçlendirmek, dua etmek ve Allah'a yakarışta bulunmak amacıyla kullanılır.
Bize Ulaşın
Cevşen Hakkında Bilgi yazımızı nasıl buldunuz? Diğer yazılarımıza Muskalar Kategorimizden erişebilirsiniz. Ayrıca bakım yaptırmak istediğinizde kendinize uygun gördüğünüz Bakım Formu’nu doldurduğunuzda bakımınız yapılır ve size geri dönülür. Bakımdan sonra ise, çıkan sonuca göre manevi anlamda yardım alabilir ve sorunlarınızdan kurtulabilirsiniz.
Metafiziksel tüm alanlarda, Astroloji, Tarot, Yıldızname gibi konular ve çeşitli büyüler hakkında sorularınıza cevap bulmak için Can Thor’a Whatsapp hattından ulaşabilirsiniz.
Astroloji ve Tarot Analizleri, Yıldızname Bakımı, Gideni Geri Getirme, Aşk Büyüsü gibi çeşitli büyüler hakkında da, alanında uzman ünlü Medyum- Metafizik Uzmanı Can Thor’a Whatsapp hattından ulaşabilirsiniz.
Medyum Can Thor sayesinde hayata ve yaşama dair tüm sorunlarınızı kökten bir şekilde çözeceğinizden emin olunuz. Yılların verdiği bilgi birikimi ve Tecrübesi ile gerekli yardımı en iyi şekilde alacaksınız. İnşallah.
Bu sayfamızdaki yazımız ilginizi çekmiş olmalı. Daha fazla bilgi edinmek için tıklayınız. MUSKALAR